Sual: Bazı kimseler ihtiyacım var diyerek faizle para alıyorlar ve bu caizdir diyorlar. Gerçekten ihtiyaç için faizle para almak dinimizce uygun mudur?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
"Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek faizdir. Böyle olan sözleşme haramdır. Haram anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Mesela, oniki kile ödemesi şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, alınan oniki kilenin hepsi haram olur. Faiz ile ödünç vermenin ve almanın haram olduğu, Kur'ân-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. İhtiyacı olanın da, olmayanın da, faizle ödünç alması haramdır. İhtiyacı olana faiz haram olmaz demek, Kur'ân-ı kerimin emrini değiştirmek olur. Kınye kitabı, Kur'ân-ı kerimin emrini değiştiremez. Kınyenin bu yazısını doğru kabul etsek bile, buradaki ihtiyaç kelimesine, zaruret ve ölüm tehlikesi manasını vermek lazımdır. Böylece, Mâide suresinin; (Ölüme sebep olan sıkışık hale düşen) mealindeki dördüncü âyetinin izninden istifade edilmiş olur. Faiz ile ödünç almak için her ihtiyaç özür olsaydı, faizin haram edilmesine sebep kalmazdı. Allahü teâlânın bu yasak emri, yersiz, lüzumsuz olurdu.
Her ihtiyacı olanın faiz ile para alması caiz diye bir an düşünsek, ihtiyaç da, bir nevi zarurettir. Zaruretin dereceleri vardır. Ziyafet vermek için, faiz ile para almak ihtiyaç değildir. Meyyitin bıraktığı malda meyyitin ihtiyacı, kefen ve cenaze masrafı olduğu, kitaplarda bildiriliyor. Onun ruhu için ziyafet vermeye ihtiyaç denilmemiştir. Meyyit, sadakanın sevabına, herkesten çok muhtaç olduğu halde, onun ruhu için yemek, helva dağıtılmasını İslâmiyet emir etmemiştir. O halde, bunları yapmak, faizle para almak için ihtiyaç, özür olur mu? Ölünün ihtiyacı kabul edilse bile, faizle alınan para ile pişen yemekleri yemek helal olur mu? Çoluk çocuğun çok olması, özür, ihtiyaç sanılarak, faizle para almak caiz ve helal olur demek, bir Müslümana yakışmaz. Böyle belaya yakalanmış olanlara, doğru yolu göstermek lazımdır. İhtiyaçları helalden temin edecek yol çoktur. Bu yolları aramak lazımdır. Arayıp bulamazsa, ancak nafaka ihtiyacı, yani gıda, elbise ve mesken ihtiyacı, zaruret halini alır. Bu da, ancak mesken için vaki olmaktadır."
***
Sual: Zekât olarak başka cins mal verilebilir mi? Hayvan zekâtı olarak orta halli olanı verilmez ise ne yapmak gerekir?
Cevap: (Bedâyı'us-sanâyı')da diyor ki, (Zekât olarak verilecek mal, zekâtı lâzım olan malın cinsinden veya başka cinsten zekât malı olmalıdır. [Altın yerine, fakire elbise, ayakkabı, buğday, yağ gibi şeyler vermek câiz değildir.] Zekât malı, ayn veya deyn olur. Ayn olan zekât malı, vezin ile veya hacim ile ölçülür veya ölçülmez. Ölçülmez ise, ya sâime hayvan olur. Yahut, ticaret urûzu olur. Sâime ise, nass ile bildirilen hayvanın kendi verilince, orta hallisi verilir. Aşağı hâlde olanı verilirse, orta halliden farkı kadar altın veya gümüş de verilir. Hayvanın kıymeti verilince, yine orta hallinin kıymeti verilir. Aşağı hâlde olanın kıymeti verilirse, altın veya gümüş ile tamamlanır. İki orta koyun yerine kıymetleri toplamında bir semiz vermek câiz olur. Çünkü, fâiz malı olmayanlarda, kıymete itibar olunur.
Ticaret urûzundan nass ile bildirilenin kırkta biri verilir. Kendi cinsinden olan başka mal verilirse, iyi yerine orta veya aşağı mal verilince, aradaki farkı tamamlamak lâzım olur. Çünkü urûz, ağırlıkla veya hacim ile ölçülmeyen eşya demektir. Bunlarda miktar farkı fâiz olmaz. Meselâ, bir iyi elbise yerine, iki adi elbise vermek câiz olur. Kendi cinsinden olmayana başka mal verilirse, farz olan miktardan az verirse, aradaki farkı tamamlaması lâzım olur. Zekât malı, vezin veya hacim ile ölçülür ise, malın kendinin kırkta biri verilir. Kendi cinsinden olmayan başka zekât malı verirse, kendi kıymeti kadar vermesi lâzım olur. Kendi cinsinden başka mal verirse, Şeyhayne göre "rahime-hümallahü teâlâ", kıymeti kadar değil, miktarı kadar verilir. Meselâ, ikiyüz kilo ticaret malı iyi cins buğdayın kıymeti ikiyüz dirhem gümüş olsa, bunun zekâtı olarak beş kilo adi buğday vermek câiz olur. Bunun gibi, ikiyüz dirhem ceyyid gümüşün zekâtı olan beş dirhem ceyyid gümüş yerine, beş dirhem züyûf verilebilir. Nezir vermek de böyledir.
Altın ile gümüş mutlak (Semen)dirler. Semen olarak yaratılmışlardır. İnsanın herhangi bir ihtiyacını gidermek için kendileri kullanılmaz. İhtiyaç eşyasını satın almak için vasıtadırlar. Başka eşya ise, hem semen olarak, hem de kendileri kullanılmak için yaratılmışlardır.) (İslâm Ahlâkı s. 295)
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
"Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek faizdir. Böyle olan sözleşme haramdır. Haram anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Mesela, oniki kile ödemesi şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, alınan oniki kilenin hepsi haram olur. Faiz ile ödünç vermenin ve almanın haram olduğu, Kur'ân-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. İhtiyacı olanın da, olmayanın da, faizle ödünç alması haramdır. İhtiyacı olana faiz haram olmaz demek, Kur'ân-ı kerimin emrini değiştirmek olur. Kınye kitabı, Kur'ân-ı kerimin emrini değiştiremez. Kınyenin bu yazısını doğru kabul etsek bile, buradaki ihtiyaç kelimesine, zaruret ve ölüm tehlikesi manasını vermek lazımdır. Böylece, Mâide suresinin; (Ölüme sebep olan sıkışık hale düşen) mealindeki dördüncü âyetinin izninden istifade edilmiş olur. Faiz ile ödünç almak için her ihtiyaç özür olsaydı, faizin haram edilmesine sebep kalmazdı. Allahü teâlânın bu yasak emri, yersiz, lüzumsuz olurdu.
Her ihtiyacı olanın faiz ile para alması caiz diye bir an düşünsek, ihtiyaç da, bir nevi zarurettir. Zaruretin dereceleri vardır. Ziyafet vermek için, faiz ile para almak ihtiyaç değildir. Meyyitin bıraktığı malda meyyitin ihtiyacı, kefen ve cenaze masrafı olduğu, kitaplarda bildiriliyor. Onun ruhu için ziyafet vermeye ihtiyaç denilmemiştir. Meyyit, sadakanın sevabına, herkesten çok muhtaç olduğu halde, onun ruhu için yemek, helva dağıtılmasını İslâmiyet emir etmemiştir. O halde, bunları yapmak, faizle para almak için ihtiyaç, özür olur mu? Ölünün ihtiyacı kabul edilse bile, faizle alınan para ile pişen yemekleri yemek helal olur mu? Çoluk çocuğun çok olması, özür, ihtiyaç sanılarak, faizle para almak caiz ve helal olur demek, bir Müslümana yakışmaz. Böyle belaya yakalanmış olanlara, doğru yolu göstermek lazımdır. İhtiyaçları helalden temin edecek yol çoktur. Bu yolları aramak lazımdır. Arayıp bulamazsa, ancak nafaka ihtiyacı, yani gıda, elbise ve mesken ihtiyacı, zaruret halini alır. Bu da, ancak mesken için vaki olmaktadır."
***
Sual: Zekât olarak başka cins mal verilebilir mi? Hayvan zekâtı olarak orta halli olanı verilmez ise ne yapmak gerekir?
Cevap: (Bedâyı'us-sanâyı')da diyor ki, (Zekât olarak verilecek mal, zekâtı lâzım olan malın cinsinden veya başka cinsten zekât malı olmalıdır. [Altın yerine, fakire elbise, ayakkabı, buğday, yağ gibi şeyler vermek câiz değildir.] Zekât malı, ayn veya deyn olur. Ayn olan zekât malı, vezin ile veya hacim ile ölçülür veya ölçülmez. Ölçülmez ise, ya sâime hayvan olur. Yahut, ticaret urûzu olur. Sâime ise, nass ile bildirilen hayvanın kendi verilince, orta hallisi verilir. Aşağı hâlde olanı verilirse, orta halliden farkı kadar altın veya gümüş de verilir. Hayvanın kıymeti verilince, yine orta hallinin kıymeti verilir. Aşağı hâlde olanın kıymeti verilirse, altın veya gümüş ile tamamlanır. İki orta koyun yerine kıymetleri toplamında bir semiz vermek câiz olur. Çünkü, fâiz malı olmayanlarda, kıymete itibar olunur.
Ticaret urûzundan nass ile bildirilenin kırkta biri verilir. Kendi cinsinden olan başka mal verilirse, iyi yerine orta veya aşağı mal verilince, aradaki farkı tamamlamak lâzım olur. Çünkü urûz, ağırlıkla veya hacim ile ölçülmeyen eşya demektir. Bunlarda miktar farkı fâiz olmaz. Meselâ, bir iyi elbise yerine, iki adi elbise vermek câiz olur. Kendi cinsinden olmayana başka mal verilirse, farz olan miktardan az verirse, aradaki farkı tamamlaması lâzım olur. Zekât malı, vezin veya hacim ile ölçülür ise, malın kendinin kırkta biri verilir. Kendi cinsinden olmayan başka zekât malı verirse, kendi kıymeti kadar vermesi lâzım olur. Kendi cinsinden başka mal verirse, Şeyhayne göre "rahime-hümallahü teâlâ", kıymeti kadar değil, miktarı kadar verilir. Meselâ, ikiyüz kilo ticaret malı iyi cins buğdayın kıymeti ikiyüz dirhem gümüş olsa, bunun zekâtı olarak beş kilo adi buğday vermek câiz olur. Bunun gibi, ikiyüz dirhem ceyyid gümüşün zekâtı olan beş dirhem ceyyid gümüş yerine, beş dirhem züyûf verilebilir. Nezir vermek de böyledir.
Altın ile gümüş mutlak (Semen)dirler. Semen olarak yaratılmışlardır. İnsanın herhangi bir ihtiyacını gidermek için kendileri kullanılmaz. İhtiyaç eşyasını satın almak için vasıtadırlar. Başka eşya ise, hem semen olarak, hem de kendileri kullanılmak için yaratılmışlardır.) (İslâm Ahlâkı s. 295)
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.