BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Habercinin vazifesi haber vermektir

Sual: Yakınlarımıza, akrabalarımıza, doğru olan bilgileri anlattığımız veya kitap verdiğimiz hâlde kabul ettiremiyoruz. Bu durumda ne yapmalıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri kendi kardeşi meyân şeyh Mevdûda yazdığı bir mektupta buyuruyor ki:

"Kardeşim! Dünya hayatı çok kısadır. Sonsuz azaplar, buna karşılıktır. Bu zamanı, lüzumsuz, boş şeyleri ele geçirmekte kullanan ve böylece sonsuz acılara yakalanan kimseye yazıklar olsun!
Kardeşim, insanlar, dünya kazançlarını bırakıp, her yerden, karıncalar gibi, çekirge sürüleri gibi yanımıza üşüşüyor. Siz ise, bir evden olmak şerefinin kıymetini de düşünmeyerek, dünyanın alçak kazançlarına, seve seve dalmaktasınız. Onlara kavuşmak için çabalıyorsunuz. (Hayâ, imandan bir parçadır) hadîs-i şeriftir.

Kardeşim! Allah adamlarının böyle toplanması ve bugün Serhend'de nasib olan Allah için toplanmalar, bütün dünya dolaşılsa, bu nimetin yüzde biri bulunmaz. Buradaki kazançlar ele geçmez. Siz, bu nimeti, boş yere elden kaçırdınız. Çocuklar gibi, kıymetli cevherleri, cam parçaları ile değiştirdiniz.

Kardeşim! Bu fırsat, bir daha ele geçmez. Fırsat bulunsa da, böyle toplantılar bulunamaz. O zaman, bu nimeti, nasıl ele geçirirsin? Elden kaçırılanı nereden bulabilirsin? Zararları, ne ile yerine koyabilirsin? Yanılıyorsunuz, yanlış anlıyorsunuz. Tatlı, yağlı lokmalara gönül kaptırmayınız! Süslü, renkli elbiselere aldanmayınız! Bunlara düşkün olmanın sonu, dünyada da, ahirette de pişman olmaktır, inlemektir. Eşin, dostların gönüllerini yapmak için, kendini belaya sokmak ve ahiretin sonsuz azaplarına atılmak, aklı olanın yapacağı iş değildir. Allahü teâlâ, akıl versin ve gafletten uyandırsın!

Kardeşim! Dünyanın vefasızlığı dillerde dolaşmaktadır. Dünyaya düşkün olanların alçaklıkları, cimrilikleri herkesçe bilinmektedir. Kıymetli ömrünü, böyle faydasız, yalancı için elden kaçırana yazıklar olsun! Haberciye ancak haber vermek düşer."

***
Sual: Abdest aldıktan sonra okunacak bir dua var mıdır, varsa nasıldır?
Cevap: Abdesti alıp bitirdikten sonra;
"Allahümmec'alnî minet-tevvâbîn, vec'alnî min-el-mütetahhirîn, vec'alnî, min ibâdik-es-sâlihîn, vec'alnî minellezîne lâ havfün aleyhim ve lâhüm yahzenûn" duasını okumak çok sevaptır.

***
Sual: Namazdan ve duadan sonra Fatiha sûresini okumak bidat midir? Âdet olan şeyleri kafirlerden görüp yapmak caiz midir, bidat mi olur?
Cevap: Namazlardan ve dualardan sonra Fatiha sûresini okumak bidat mıdır, değil midir? Bunun cevabını Hâdimî "rahmetullahi teâlâ aleyh" (Berîka) kitabının yüzotuzyedinci sahifesinde uzun yazıyor. Kısaca bildirelim: Bidat diyenler ve değildir diyenler oldu. Çoğuna göre, dua okuması bildirilen yerlerde, Fatiha okumak daha iyidir. Namazlardan sonra dua edilmesi de, hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir. (Bidat), İslâmiyetin sahibinin izni olmadan yapılan ibadetlerdir. Fatiha sûresi duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. Bunun namazlardan ve dualardan sonra okunmasına bidat diyen az değildir. Herkesin birlikte yüksek sesle okumaları yasaktır. İmam, fatiha dediği zaman, herkesin sessizce okumaları iyi olur. Çünkü, duaların sonunda hamd etmek müstehabdır. Hamd etmenin en iyisi de, Fatiha okumaktır. Farzla sünnet arasında okumak ve isteklerine kavuşmak için okumak mekruhtur.

İbni Âbidîn "rahmetullahi teâlâ aleyh" namazı bozanları anlatırken (yemek, içmek, giyinmek gibi âdette olan bidatlerin mezmum, çirkin olanlarını, kâfirlerden görüp almak ve kötü olmayanları da, onlara benzemek için alıp kullanmak tahrimen mekruhtur. Kötü ve zararlı olmayanları, onlara benzemeğe özenmeden yapmak, kullanmak mekruh olmaz. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" papazların kullandığı ayakkabıyı yaptırıp kullanmıştır) buyurdu. (Fâideli Bilgiler s. 439)


***
Sual: Haram ve mekruh neye denir ve çeşitleri nelerdir? Müfsid nedir?
Cevap: Harâm iki nev'dir: Biri, (Harâm li-aynihî) ve biri, (Harâm ligayrihî). Evvelkisi, kendisi haram olup, her zaman haramdır. Adam öldürmek, zina ve livata etmek, hamr ve alkollü içkiler içmek, kumar oynamak, hınzır eti yemek ve kadınların, kızların başı, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları böyledir. Bir kimse bu günahları işlerken, Besmele-i şerife dese veya helal itikat etse, yani Allahü teâlânın haram etmesine ehemmiyet vermese, kâfir olur. Amma, bunların haram olduğuna inanıp, Allahtan, azabından korkarak yapsa, kâfir olmaz. Fakat, Cehennem azabına lâyık olur.
Harâm li-gayrihî, kendisi haram değil ise de, haram yoldan elde edildiği için, haram olur. Bir kimse, bir kişinin bağına girip, sahibinin izini yokken, meyvesini koparıp yemek, ev eşyasını ve akçasını çalıp harcamak gibi. Bunları yapan kimse, yaparken Besmele dese yahut helaldir söylese, kâfir olmaz. Bir kimsede, bir arpa ağırlığında haksız olan mal varsa, yarın kıyamet gününde, cemaat ile kılınmış yediyüz rek'at, -kabul olunmuş- namazının sevabını, hazret-i Mevlâ bu kimseden alıverse gerektir. Haramın her iki kısmından kaçınmak, ibadet yapmaktan daha çok sevabdır.

Ve dahi mekruh, amelin sevabını gideren şeye derler. Mekruh dahi, iki nevdir: Kerâhet-i tahrîmiyye ve kerâhet-i tenzîhiyye.

Kerâhet-i tahrîmiyye, vacibin terkidir. Harama karîbdir [yakındır]. Kerâhet-i tenzîhiyye, sünnetin terkidir. Helale karîbdir. Kerâhet-i tahrîmiyye işleyen, eğer kast ile işlerse, asi ve günahkâr olur. Cehennem azabına lâyık olur. Namazda ise, o namazın iadesi vacib olur. Eğer sehv ile işlerse secde-i sehv yapar. İadesi sakıt olur. Kerâhet-i tenzîhiyyeyi işleyene azab olmaz. Lâkin, ısrar ederse, itaba ve sevaptan mahrum kalmağa müstahak olur. At etini ve kedi ve fare artığını yemek, şarap yapana üzüm satmak gibi.

Müfsid, amelleri, temelinden giderene denir. İmanı ve namazı, nikâhı ve haccı ve zekâtı, alış ve satışı bozmak gibi. (İslâm Ahlâkı s. 207)

Muharrem ayının onuncu gecesi, Aşûre gecesi, onuncu günü de Aşûre günüdür. Muharrem ayı, Kur'ân-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. Aşûre, bu ayın en kıymetli gecesi ve günüdür. Allahü teâlâ, birçok duaları Aşûre günü kabul buyurdu. Muharremin yalnız onuncu günü oruç tutmak ve yalnız cumartesi günü oruç tutmak mekruhtur. Aşûre günü oruç tutmak isteyenler, Muharremin 9. 10. veya 10. 11. yahut 9. 10. 11. günleri tutmalıdır. (Tam İlmihâl s. 356)

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.

Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.

Teşekkürler.