CEVAP
İbni Teymiyyeciler, sadece o zata değil, tasavvuf ehli evliya zatların hepsine düşmandır. Özellikle Muhyiddin-i Arabî, Mevlana Celaleddin-i Rumî, Bayezid-i Bistamî, Hallac-ı Mansur, Yunus Emre gibi zatlara vahdet-i vücutçu diye saldırırlar. Saldırmak onların görevidir, fakat maalesef onların iftiralarına inananlar da oluyor. Bunun için bu sözü açıklayalım:
Mürşid de, şeyh de doğru yolu gösteren rehberdir. İnsan rehbersiz yola çıkarsa hedefine ulaşması imkânsız denecek kadar zordur. Mürşid, öğretmendir, üstaddır. Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir mürşide ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberanî)
Allahü teâlâ mürşid değil mi? Resulullah mürşid değil mi? Hakiki İslam âlimleri mürşid değil mi? Abdülkadir-i Geylanî hazretleri mürşid değil mi? Şah-ı Nakşibend hazretleri mürşid değil mi? Mürşide düşmanlık dine düşmanlıktır.
Dünya işlerinde bile bir rehbere, bir mürşide ihtiyaç vardır. Hocasız, mürşidsiz doktor, avukat, kimyager, hattat olunuyor mu? Olsa bile bunlar istisnadır.
Günümüzde mürşidim ve şeyhim diyenler, sapık olabilir, kâfir veya mürted olabilir, ama bunlara bakıp da mürşitliğe, şeyhliğe saldırmak çok çirkindir. Amerika'da bir deli çıkmış, (Ben Resulüm, ben mürşidim, ben Mehdîyim) diyor. Deli böyle söyledi diye, resullüğe, mehdiliğe saldırılır mı?
Bu tasavvuf düşmanı, (Efendi hazretleri buyurdu, İmam-ı a'zam buyurdu) gibi sözler için şirk diyormuş. Buyurdu ifadesi, Türkçede dedi demektir. Fakat buradaki dedi ifadesinden maksat, (Kıymetli bir söz nakletti. Dinin bir emrini bildirdi, önemli bir söz söyledi) demektir. Hâşâ (Allah'ın emrine aykırı dinî bir hüküm koydu) demek değil ki, bu kadar hücuma sebep olsun!Yine aynı saldırgan şecaat arz ederek, (Ben tarikata karşı değilim, ama tarikat bir tanedir. "Allah dedi, Peygamber dedi" derse tamam, gerisi şeytanlıktır) diyor. Tarikat bir tane değildir. Nakşilik, Kadirilik ve Rufailik gibi hak tarikatlar çoktur. Kolları da vardır. Tarikatı kabul eden, bunları nasıl inkâr eder? İmam-ı Şa'ranî hazretleri buyuruyor ki: İmam-ı Taberanî'nin bildirdiği hadis-i şerifte, (Şeriat üç yüz altmış yol üzerine kurularak gelmiştir) buyuruluyor. (Uhud-ül kübra)
Demek ki, hak olmak şartıyla hangi mezhep veya hangi tarikat olursa olsun, o yolda olan, ilahî rızaya kavuşur.
Şimdi taklitleri çıktı diye asılları nasıl inkâr edilir ki?
Bir başka mezhepsiz de, aynı onun gibi, (Ben mezhebe karşı değilim. Ama mezhep bir tanedir. "Allah dedi, Peygamber dedi" tamam, gerisi şeytanın yoludur) diyor. Hâlbuki Ehl-i sünnet âlimleri, dört mezhebin hak olduğunu inkâr etmenin insanı küfre sürükleyeceğini bildirmişlerdir.
Bunlar her ne kadar şeyhe, mürşide, tarikata karşı görünseler de, kendileri İbni Teymiyye, Abduh gibi sicilli kimseleri mürşid olarak görüp, tarikatlarını kabul ediyorlar.
Kötülük ve iyilik
Kötülüğe kötülük, her kişinin kârıdır,
Kötülüğe iyilik, er kişinin kârıdır.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.