Cevap:
Bu dünyada, yaratılan her şeyde, Allahü teâlânın hem rahmet sıfatı, hem de gadab sıfatı zuhur etmektedir. Su, insanların, hayvanların ve bitkilerin yaşamaları için lazım olduğu gibi, denizde binlerce insan boğulmakta, sel suları evleri yıkmaktadır... Ateş, ekmek, yemek pişirmek, kışın ısınmak için lazım olduğu gibi, içine düşeni yakmaktadır... Elektrik, çok yerde işimize yaradığı hâlde, yangına sebep olmakta, insana çarpınca, hemen öldürmektedir. Her şey de böyledir. Nefis de bunlar gibidir. Hem faydalı, hem zararlı tarafları vardır. Nefsin yaratılması, insanların yaşaması, üremesi ve dünya için çalışmaları ve ahiret için cihat sevabı kazanmaları içindir. Allahü teâlâ, nefsi böyle nice faydaları için yarattı...
Allahü teâlâ bütün insanlara acıyarak, nefse hakim olup, zararlı arzularını önlemeleri için, akıl da yarattı.
Akıl, insan beyni vasıtası ile, his uzuvlarından, şeytandan ve nefisten kalbe gelen arzuları inceleyerek, iyilerini kötülerinden ayıran bir kuvvettir. Allahü teâlâ, ayrıca Peygamberler göndererek, hangi şeylerin faydalı, hangi şeylerin zararlı olduklarını ve nefsin bütün arzularının kötü olduğunu bildirdi. Akıl, nefsin isteklerini, Peygamberlerin iyi dedikleri şeylerden ayırıp, kalbe bildirir, kalp de, aklın bildirdiğini tercih ederse, nefsin arzularını yapmayı irade etmez, beyin vasıtası ile, hareket uzuvlarına bunu yaptırmaz. Kalp, İslâmiyetin iyi dediklerini, tercih eder ve yaptırırsa, insan saadete kavuşur.
Kalbin, iyiden, kötüden birini tercih etmesine Kesb denir. İnsanın hareket organları, dimağına, beynine, dimağ da kalbine tabidir. Kalp, dimağ, beyin vasıtası ile his organlarından ve ruh vasıtası ile taraf-ı ilahiden ve akıldan, melekten, hafızadan, nefisten ve şeytandan gelen tesirlerin toplandığı bir merkezdir. Kalp, akla uyunca, nefsin yaratılmış olması, insanların sonsuz nimetlere kavuşmalarına mani olmaz. Kalbin nefse aldanmaması, ona uymaması, nefis ile Cihad olur. Nefis, insanların cihad sevabına kavuşmalarına, meleklerden üstün olmalarına sebep olmaktadır.
***
Sual: Taat ve ibadet etmek ne demektir? İslamiyete uymadan Allahü teâlâya kulluk yapılamaz mı?
Cevap:
Hüccet-ül-islâm İmam-ı Gazalinin (Eyyühel Veled) kitabında buyruluyor ki: Nasihatların hülasası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmenin ne demek olduğunu bildirmektir. Taat demek ve ibadet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demektir. Yani, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emirlerine ve nehiylerine uydurmak demektir. Yani her söylediğin ve her yaptığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmaktır. Şunu iyi bil ki, ibadet şeklinde yaptığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibadet olmaz, belki günah olur. Eğer namaz ve oruç iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramazan Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruç tutmak günahtır, isyan etmektir. Halbuki, oruç bir ibadettir. Fakat, emir ile olmadığından günah oldu. Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veya böyle bir yerde namaz kılmak da günahtır. Halbuki namaz bir ibadettir. Fakat, emir ile olmayınca isyan oluyor. Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı ailesi olan bir kız ile her türlü oyun ve latifeler yapması ibadettir, yani sevabdır.
Bunun sevabı hadîs-i şerif ile bildirilmektedir. Halbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fakat emir ile olduğundan sevabdır. Görülüyor ki, ibadet demek, yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değildir. İbadet demek, İslamiyetin emirlerine uymak demektir. Çünkü, namaz ve oruç, İslamiyete uygun olunca, ibadet olurlar. (Hak Sözün Vesîkaları s. 363)
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.