CEVAP
Hayır, istisna yok. Tam İlmihâl'de (Oruçta taklit edilmez) denmiyor. (Oruçta taklit edilmez) diyen kişi, dindeki usûlü bilmiyor. Haram olmayan, caiz olan şeyler pek çoktur. Bunlar kitaplarda yazmaz. Kitaplarda haram olan, caiz olmayan şeyler yazılıdır. Mesela, (Kivi yemek, Tam İlmihâl'de yazmıyor, o hâlde kivi yemek haramdır) denir mi? Bu kural bilinmeyince, kafadan fetva verilir. Peygamber efendimiz, (Bilmeden yanlış fetva verene, yerdeki ve gökteki melekler lânet eder) buyurmuştur. (İbni Lal, İbni Asakir)
O hâlde lânetlik olmamak için, akla değil, nakle itibar edilmelidir.
Seadet-i Ebediyye'de, nikâhta, talakta, namazda, zekâtta, hacda, alışverişte, istisnasız her konuda, her ibadette taklidin caiz olduğu açıkça bildiriliyor. (Her ibadet) denilmiştir, oruç ibadeti istisna edilmemiştir. Birkaç örnek verelim:
İbadet yapmakta veya haramdan sakınmakta, harac olunca, harac bulunmayan başka mezhebi taklit etmek lazım olduğu, birçok kitapta, mesela İbni Âbidin, Mizan, Hadîka, Berika, Fetava-yı Hadisiyye, Fetava-yı Hayriyye'de ve İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektubat'ında 3. cildinin 22. mektubunda yazılıdır. (S. Ebediyye, Gusül Bahsi)
Görüldüğü gibi, harac olunca, ibadette ve haramdan sakınmakta başka mezhebi taklit lazım olduğu bildiriliyor. Sadece caiz denmiyor, lazımdır deniyor. Oruç ibadet değil mi? Oruç ibadetini kurtarmak için elbette taklit lazımdır.
Bir kimse, bir ibadeti, bir işi, bir mezhebin bütün şartlarına uyarak yapıp bitirdikten sonra, bunu tekrar yaparken veya başka bir ibadeti, başka bir işi yaparken, başka mezhebin şartlarına uyarak yapması, âlimlerin çoğuna göre sahih olur. İhtiyaç olduğu zaman yapmak ise, sözbirliği ile sahih olur. Hattâ bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin, bir ibadetin bu mezhebe göre sahih olmadığı, başka bir mezhebe göre sahih olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahih olduğunu düşününce, o mezhebi taklit etmiş olur. O işi sahih olur. Çünkü o ibadeti kurtarmak için, mezhep taklidine ihtiyaç hâsıl olmuştur. (S. Ebediyye, Tazir Bahsi)
Burada da, ihtiyaç olunca herhangi bir ibadeti başka mezhebin şartlarına uyarak yapmanın, söz birliği ile caiz olduğu yazılıdır. Son iki cümlede ise, ibadeti kurtarmak için, başka mezhebi taklide ihtiyaç olduğu bildirilmektedir. Mesela, abdest alırken ağzına su kaçan kimsenin orucu Hanefî'de bozulur. Bu ibadeti kurtarmak için, başka mezhebe bakılır. Hanbelî mezhebinde elde olmayan böyle şeyler orucu bozmadığı için, bu mezhep taklit edilir. Orucu sahih olur. Şâfiî mezhebi de taklit edilebilir.
(Dürr-ül-muhtar)'da, namaz vakitlerinin sonunda, (Zaruret zamanında, başka mezhep taklit edilir) diyor. İbni Âbidin, bunu açıklarken diyor ki: (Burada, iki kavilden biri bildirilmiştir. İkinci kavle göre, zaruret olsa da, olmasa da, haraç, güçlük olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklit edilir. (S. Ebediyye, 3. Cild, Mektup 22)
Su kaçırılarak bozulan orucu kurtarmak için, zaruret hâsıl olmuştur. İhtiyaç olsa da, yine başka mezhebi taklit edip orucu kurtarmak gerekir.
İbni Abidin buyuruyor ki, (Büyük âlim İbni Emir Hac, Tahrir şerhinde: Şer'i delil gösteriyor ki, bir müctehidin sözü ile amel etmek ve ihtiyaç olunca, başka bir müctehidi taklit etmek lazımdır. Bu iş hakkında, bir müctehidin sözü biliniyorsa, o işi bu söze uyarak yapmak vacib olur demektedir) Görülüyor ki, başka mezhebi taklit etmesi vacib olmaktadır. (S. Ebediyye, Gusül Bahsi)
Demek ki, bozulan orucumuzu kurtarmak için, başka mezhebi taklit etmek vacib oluyor.
Bir erkeğin, zevcesi ile sütkardeş oldukları, fakat birinin veya her ikisinin bir kere emmiş olduğu anlaşılsa, Hanefî mezhebine göre nikâhları bozulur. Ya ayrılırlar yahut Şâfiî'yi taklit ederler. (S. Ebediyye, Gusül Bahsi)
Her konuda olduğu gibi, evliliği kurtarmak için de mezhep taklit edilebiliyor. Zekât için de bir örnek verelim:
Şâfiî'de, bir malın zekâtı, başka cins maldan verilemez. Mesela altın yerine gümüş ve buğday yerine arpa verilemez. Şâfiîlerin Hanefî mezhebini taklit ederek, mal yerine nakit [altın veya gümüş] vermelerinin ve yedi sınıfın hepsine değil de, diledikleri bir veya birkaç sınıfa vermelerinin caiz olacağı, (Kimya-i seadet) ve (Fetava-i fıkhiyye) kitaplarında yazılıdır. (S. Ebediyye, Zekât bahsi)
Zekâtta da başka mezhep taklit edilebiliyor. Nikâh ve talak için bir örnek:
İbni Âbidin'de deniyor ki: (Hulle lazım olması için, dört mezhepte de, zevc ile zevce arasındaki nikâhın kendi mezhebine göre sahih olması lazımdır. Fâsid olan nikâhta, üç kere boşayınca, dört mezhepte de, hulle lazım olmaz. Mesela, nikâh yapılırken, kızın velisi bulunmayıp yalnız kız kabul etmişse yahut nikâh kelimesi söylenmeyip, mesela hibe ettim denilmiş ise, yahut iki şahit fâsık iseler, yani fâsık oldukları biliniyorsa, Şâfiî mezhebi taklit edilir. Şâfiî mezhebine göre, bunların mevcut nikâhları fâsid olduğu için, talakları da sahih olmaz. Hulleye lüzum olmadan, Şâfiî mezhebine uygun olarak yeniden nikâh yapmaları caiz olur. Şâfiî mezhebini taklide başladıkları anda eski nikâhları bâtıl olur. Şâfiî mezhebini taklide başlamadan önce nikâhları bâtıl olmaz. Önceki evliliklerinin haram olmadığı ve mevcut çocuklarının habis olmadıkları (Bezzaziyye) fetvasında da yazılıdır. Nitekim niyet etmeden aldığı abdestle öğleyi kılan Hanefî'nin namazı sahih olur. İkindiden sonra, Şâfiî mezhebini taklide başlarsa, niyet ederek yeniden abdest alması lazım olursa da, öğle namazını kaza etmesi lazım olmaz.) [S. Ebediyye İslamiyet'te talak bahsi]
Talakta da başka mezhep taklit edilebiliyor. Kira için bir örnek:
Vakfın, yetimin, Beyt-ül-malın olan tarla, üç seneden; ev, dükkân ise, bir seneden fazla kiraya verilemez. Uzun zaman kiraya verilmeleri için, Hanbelî mezhebi taklit edilmelidir. Fakat kira şartlarının hepsinin Hanbelî mezhebine uygun olması lazım olur. (S. Ebediyye Kira - ücret bahsi)
Kiraya vermekte de başka mezhep taklit edilebiliyor. Alışveriş için bir örnek:
İmam-ı Şâfiî'ye göre parası yerine, borçlusunun eline geçireceği, aynı kıymetteki malını alabilir. Zaruret hâlinde Şâfiî mezhebini taklit etmek caiz olur. (S. Ebediyye, Ukubat bahsi)
Alışverişte de, başka mezhep taklit edilebiliyor.
Bir işin yapılmasında harac (güçlük) bulunursa, yani kendi mezhebine göre yapmasına imkân yoksa, o işi başka mezhebe uyarak yapmak caiz olur. Fakat ikinci mezhebin o işe bağlı olan şartlarını, yani farzlarını ve müfsidlerini gözetmesi de lazımdır. (Faideli Bilgiler)
Kendi mezhebine göre orucunu devam ettiremeyen kimse, başka mezhebe göre devam ettirme imkânı varsa, o mezhebi taklit ederek yapabiliyor. Ancak o mezhebe göre orucu bozan şartlara da riayet etmesinin lazım olduğu bildiriliyor.
Bir kimse, sıkışınca, kendi mezhebinin kolay tarafına kayar. Daha da sıkışınca, başka mezhebi taklit ederek, o işi kolayca yapar. Tek mezhep yapılırsa, böyle kolaylık olmaz. Mezhepsizler, kolaylıkları topladık sananlar, farkına varmadan, Müslümanların işlerini güçleştirmiş olurlar. (Faideli Bilgiler)Görüldüğü gibi, sıkışınca başka mezhep taklit ediliyor. Dinimizin emirlerinde maksadın, güçleştirmek değil kolaylaştırmak olduğu bildiriliyor.
Kendi mezhebine uyarken, harac, meşakkat hâsıl olursa, başka mezhebi taklit edebilir. (Faideli Bilgiler)
Bozulan orucunu kurtarmak için, başka mezhebi taklit edebileceği burada da bildiriliyor.
Ehl-i sünnet âlimleri, câhillerin ibadetlerini fesaddan korumak için, haraç, yani meşakkat olmadıkça, mezhep taklit etmelerine izin vermemişlerdir. (Faideli Bilgiler)
Bir harac olmadan mezhep taklidi yapılamıyor. Ancak harac olunca, ibadeti, mesela orucumuzu bozulmaktan kurtarmak gibi bir ihtiyaç hâsıl olunca, taklide izin veriliyor.
Bir mezhepteki Müslüman, bir işi yaparken sıkışık hâle düşerse, bu işi öteki üç mezhepten birine uyarak yapıp sıkıntıdan kurtulur. (Faideli Bilgiler)
Şu hâlde, bir konuda sıkışık hâle düşen, mesela mezhebine muhalif bir iş yaparak orucunu bozan kimse, diğer üç mezhepten hangisine göre kurtuluş varsa onu taklit ederek sıkıntıdan kurtuluyor.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.