BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Hikmetinden sual olunmaz

Sual: Dinde namaz, oruç, hac gibi ibadetler emrediliyor, ama ne gibi faydaları var, açıkça bunların sebepleri, hikmetleri bildirilmiyor. Sebebini bilmeden körü körüne yapmak yerine, bilerek şuurla yapmak gerekmez mi?
CEVAP
Eğer hikmetlerinin bilinmesi gerekseydi, Allahü teâlâ, emredilen veya yasak edilen her şeyin hikmetini de bildirirdi. Hikmetsiz, faydasız hiçbir şey yaratmamış ve emretmemiştir. Yarattıklarında, emir ve yasaklarında, bir değil, sayısız hikmetler vardır.

Allahü teâlânın emirleri için, (Körü körüne yapmak) demek çok yanlıştır. Hikmetlerini, faydalarını bilmesek de, Allahü teâlânın emri olduğu için, gözü kapalı, yani araştırmadan, düşünmeden yapmamız gerekir. Bununla beraber bazı emirlerin hikmetleri az çok anlaşılabilir. Hikmetlerinden bir kısmı bildirilenler de vardır. Maide sûresinin, (Şeytan, şarap ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister. Sizi, Allah’ı zikirden ve namazdan alıkoymak ister. Siz [zararları bilinirken] bunlardan hâlâ sakınmaz mısınız?) mealindeki 91. âyet-i kerimesi bazı şeylerin zararını bildirmektedir. (Şarabın sadece zarar verecek kısmı haramdır) denilemez. Bir damla alkol içilse de haramdır. Ölçü, zarar verip vermemesi değildir. Hikmetini anlayamasak da böyledir. Besmelesiz kesilen kuzu eti, vücuda zarar vermez, ama yine yenmez, leş olur, haram olur. Bir damla kan veya bir damla idrar içmek, insana zarar vermese de haramdır. Dinin emrinde bir sebep aranmaz, sadece o emre uyulur. İlahî emrin hikmeti anlaşılmasa da, Allah’ın emri olduğu için, hiç tereddütsüz kabul etmek şarttır. İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan Hüccet-ül-İslam unvanına sahip İmam-ı Gazâlî hazretlerinin İhya’da ve İmam-ı Süyûtî hazretlerinin Cami-us-sagîr’de bildirdiği hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Âhir zamanda değişik inançlar çıkınca, kocakarı gibi inanın!) [Deylemî]

Bu hadis-i şerif, (Bâtıl şeylere körü körüne inanın!) demek değildir. (Allah ve Resulü'nün bildirdiklerine, aklınız almasa da, ispat edemeseniz de, inanın!) demektir. Cennet, Cehennem, Sırat Köprüsü ve âhiret hayatı akılla, mantıkla ispat edilemez. Mutezile aklı almadığı için Sırat Köprüsünü, Mizan'ı, Mirac'ı ve benzeri olayları inkâr etmiştir.

Secde-i sehv bir kere yapılır
Sual: Namazda birkaç kere yanıldım, ayrıca secde-i sehv yaparken de, üç kere secde ettim. Hepsi için kaç kere secde-i sehv gerekir?
CEVAP
Ne kadar çok yanılırsak yanılalım, hepsi için bir kere secde-i sehv gerekir. (S. Ebediyye)

Gözüm tuttu
Sual: Bir reklamda (Kalbim sevdi) deniyor. Bir başka reklamda ise (Gözüm tuttu) deniyor. Kalb, tek başına nasıl sever, göz nasıl tutar?
CEVAP
Bunlar deyimdir. Genel olarak beş duyu organıyla yapılan şeyler için böyle ifadeler söylenir. Gözle görür, kulakla işitir, elle tutar, yenecek bir şeyse tadına bakar. Kokusu varsa koklar. Hepsi de uygun gelince, (Gözüm tuttu) denir. Kalble sevmek de öyle, göz görmese, kulak sesini işitmese, kalb nasıl sevecek ki? Kalb, diğer organların yardımıyla onu tanıyor ve seviyor.
Bu konu üzerinde durmamızın sebebi şudur: Vehhâbîler, Kur’anda geçen böyle deyimleri, tek mânâda anladıkları için küfre giriyorlar. Mesela Kur’an-ı kerimde (Allah'ın iki eli de sıkı değildir) ifadesi geçiyor. Buradan hâşâ (Allah'ın eli var) anlamı çıkarmak insanı küfre sürükler. (Eli sıkı olmak) bir deyimdir. (Eli sıkı değildir) demek, (Cimri değildir) demektir. (Gözümden düştün) demek, yanımda itibarını kaybettin demektir. Gözle, düşmekle hiç alakası yoktur. Diğer deyimler de böyledir. Kendilerine Selefî diyen Vehhâbîlerin, küfre düşürücü böyle sözlerinden çok sakınmalıdır.

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.

Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.

Teşekkürler.