BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Kadın evin sultanıdır

Sual: Yeni evli bir arkadaşın hanımı kocasına şöyle diyormuş:
(Dinimize göre hanım sultandır, ev işi yapmaya mecbur değildir. Çamaşır falan yıkamam, evi temizlemem. Yaparsam ihsan olur. İhsan etmeye de mecbur değilim. Yemek de yapmam, beni restorana götür. Bayramlarda ben senin annene babana gitmem. Onlardan rahatsız oluyorum. Senin gitmeni de istemiyorum. Onlarla görüşünce sen de değişiyor, bozuluyorsun. Benim anama babama git, çünkü onlardan zarar gelmez, aksine enerji toplarsın. Ben zaten her gün gidebilirim, bana karışamazsın.)
Bu arkadaşa ne tavsiye edebiliriz?
CEVAP
(Hanım sultandır, ev işi yapmaya mecbur değildir) sözü doğrudur. Muteber bir kitap olan Şir'at-ül İslam'daki, (Kadın ekmek yapar, el değirmeninde öğütür. Eğer hastaysa veya eşraf kızıysa, kocası bu işleri görecek hizmetçi tutar. Kendisi yapabilecek durumdaysa, bunları yapmaya mecbur edilir) sözünün açıklamasında, (Buradaki mecburiyet, dînî mecburiyet değildir. Ailedeki ülfeti ve mutluluğu temin etmek için, kadâi [kanunî] mecburiyettir. Kadın bu hizmetleri yapmazsa günaha girmez. 

Erkeğin de dinen mecbur olmadığı bazı şeyleri kadâen yapması lazım olur. Kanuna uymazlarsa, vacibi terk etmiş olurlar) buyurulmuştur. Demek ki, ailenin saadeti için, kadının ev işlerini yapması vacib oluyor.

(Sultan olan hizmet etmez) dememeli. Peygamber efendimiz âlemlerin sultanı idi. Bir piknikte pişirilen yemek için odun toplamıştır.

Evet, kadın, ihsan etmeye mecbur olmadığı gibi, erkek de ihsan etmeye mecbur değildir. Öyle davranan kadını lokantaya götürmek zorunda değildir. Erkek kendisi, istediği yerde yiyebilir, evine de peynir ekmek getirir. Kadın pişmiş, sıcak yemek isterse kendisi yapar, yapmazsa getirilenlerle iktifa etmek zorundadır.

Madem kadın, dinin emrini öne sürüyor, dine uygun yaşamak istiyor, o zaman dinin emrini bildirelim:

Evin reisi erkektir. Kadın, kocasının dine aykırı olmayan her emrini yerine getirmek zorundadır. Erkek, karısına, (Üç saat tek ayak üstünde dur) dese, öyle durmaya mecburdur. Erkek, böyle zor ve yanlış emir verirse günaha girer, ama yine kadın onu yapmak zorundadır. Birkaç hadis-i şerif:
(Bir erkek, hanımına, kızıl dağdan kara dağa, kara dağdan kızıl dağa koşmasını emretse, kadının emri yerine getirmesi lazımdır.) [Tirmizî, Nesaî, İbni Mace]

(Eğer insana secde edilmesi gerekseydi, kadının, kocasına secde etmesi gerekirdi. Çünkü Allah erkeği kadından üstün yarattı.) [Nesâî, Tirmizî, Ebu Davud, İbni Mace, İ. Ahmed, Bezzar, Hâkim]
(Kadın üzerinde en büyük hak sahibi kocasıdır, erkeğin ise anasıdır.) [Hâkim]
(Kadın, kocasının hakkını ödemedikçe, Allah'ın hakkını ödemiş olmaz.) [Taberânî]
(Kadın, kocasının yatağını terk edip gecelerse sabaha kadar melekler ona lanet eder.) [Buhârî]
(Erkek, yatağına çağırır da, kadın gelmezse, sabaha kadar melekler ona lânet eder.) [Müslim]
(Bir kadın, kocasından izinsiz evinden çıkarsa kocası razı oluncaya kadar, her şey ona lanet eder.) [Deylemî]

(Kadın, kocasından izinsiz [nâfile] oruç tutamaz.) [Buhârî, Müslim]
(Kadın, kocasından izinsiz eve kimseyi alamaz.) [Taberânî]

Hazret-i Safvân'ın hanımı, (Yâ Resulallah, namaz kıldığım zaman kocam bana kızıp, vuruyor) diye şikâyette bulundu. Hazret-i Safvan ise, (Yasakladığım hâlde, o da bir rekâtta uzun iki sûre okuyor) dedi. Resulullah kadına, (Kısa tek sûre okumak yeterlidir) buyurur ve kocasının emrine uymasını bildirir. (Ebu Davud)

Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını bazısından üstün yaratmıştır. Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için harcederler. Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itaat eder ve kocalarının haklarını gözetirler. Kocaları hazır olmadıkları zaman, onların nâmuslarını ve mallarını, Allah'ın yardımıyla korurlar. Hıyânet etmesinden korktuğunuz kadınlara, kocalık haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasihat edin! Onları yatağınızdan ayırın. Yine uslanmazlarsa, hafif dövün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın!) [Nisa 34]

(Hayat müşterektir) sözü doğrudur, fakat bu, kadın da gitsin, para kazansın demek değildir. Bunun mânâsı, (Erkek gitsin, çalışsın, kazansın, lüzumlu şeyleri, alıp getirsin, kadın da, evinde boş durmayıp, ev içindeki kadınlık vazifelerini yapsın) demektir. Erkeğin vazifesi dışarıdaki işleri, kadının vazifesi içerideki işleri yapmaktır. (S. Ebediyye)

Erkek, hanımının, evinde veya dışarıda, başkaları için ücretle veya hayır için iş yapmasına ve vaaza gitmesine mâni olur. Kadının evde ev işleriyle meşgul olması, boş kalmaması lâzımdır. Kadın, ev işleri ile uğraşmalı, tarlada, fabrikada, bankada, ticarethanelerde ve memurluklarda çalıştırılmamalı. Kötü arkadaşların, münafıkların güler yüzlerine, tatlı dillerine aldanmamalı, ilmihâl kitaplarına uymalı. Kadının vazifesi, ev içindeki işleri yapmaktır. (İslam Ahlakı)

İbrahim Hakkı hazretleri, kadının kocasıyla olan sohbet ve ülfetinin edeplerini şöyle bildirmektedir:
Kocası içeri girince, ayağa kalkmalı, kocasını güler yüzle karşılamalı. Kocasına, (Hoş geldin efendim) demeli, paltosunu almalı. Her emrinde ve işinde, kocasına itaat etmeli. Ondan izinsiz, evinden bir yere gitmemeli. Kocasının elbisesini temizlemeli, yemeğini pişirmeli. Kocasından izinsiz nâfile oruç tutmamalı. Güzelliği ve malıyla kocasına övünmemeli, giyinme ve yeme işlerinde kocasını üzmemeli. Sesini kocasının sesinden yüksek çıkarmamalı, ona eziyet edip, hayatından usandırmamalı. Kocasının yanında ve arkasında ona dua etmeli, onu övmeli. Yalnız kocası için süslenmeli. Kocasının ırz ve malını korumalı. Namahreme görünmemeli, ondan izinsiz hiç kimseye bir şeyini vermemeli. (İslam Âlimleri Ansiklopedisi)

Erkek, evin huzurunu temin için, yerine göre hanımına tavır almalı, (Madem ev işlerini yapmıyorsun, güzel bir hizmetçi kız bulalım, namahrem olmaması için, nikâh da yaparız) derse, kadın, insafa gelip, belki o zaman, (Şaka yapıyordum, sen de her şeyi ciddiye alıyorsun!) diyebilir ve işi tatlıya bağlayabilir.

Netice, evin idaresi erkeğe aittir. Erkeğin bittiği yerde kadın başlar, o zaman da sıkıntılar peşpeşe gelir. Bu yüzden erkek, evin idaresinde taviz vermemeli, yani dikkatli olmalı. Bir doktor gibi, bir şoför gibi hareket etmeli. Doktor, hastasına, yeri geldiği zaman perhiz verir, tavsiyeler yapar. Yeri gelir, ilaç verir. Yeri gelir pansuman yapar, yeri gelir ameliyat yapar. Yani her zaman, duruma göre değişik davranır. Şoför de böyledir. Devamlı gaza basmaz. Devamlı düz gitmez. Yola göre, duruma göre, gaza basar, frene basar, virajı alır, düz gider. Erkek de bunlar gibi, duruma göre hareket eder. Ancak bunları yaparken kalb kırmamalıdır.

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.

Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.

Teşekkürler.