BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

İslam dini evrenseldir

Sual: (Kur’anda “Anlayabilmeniz için, Kur’anı Arapça olarak indirdik” denmesi, Kur’anın aslını ve tercümesini herkesin anlayabileceğini ve İslam dininin evrensel olmadığını, yalnız Arapların dini olduğunu gösterir) diyenlerin sözü yanlış değil midir?
CEVAP
Elbette yanlıştır. Bunları, dinsizler söylüyorlar. Hangi dille gelseydi, aksini söylerlerdi. Yusuf sûresinin, (Anlayabilmeniz için, Kur’anı Arapça olarak indirdik) mealindeki ikinci âyet-i kerimesi, tefsirlerde şöyle açıklanıyor:

(Kur’anı herhangi bir dille değil, en geniş, en açık dil olan Arapça olarak indirdik. Eğer iyi düşünürseniz, bu kitabın yüceliğini, kendisinin bir şaheser, sözlerinin bütün insanlığa hitap ettiğini görür, Müslüman olmayı en büyük vazife, en yüksek saadet telakki edersiniz. Ey Araplar, Kur’anın, edebiyatçıların, şairlerin sözlerine benzemediğini gördünüz. Bunun insan sözü değil, ilâhî bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız.)

Demek ki âyette geçen anlamak ifadesi, bunun ilâhî kelam olduğunu anlamaktır. Yoksa ahkâmını anlamak değildir. Eğer öyle olsaydı, Allahü teâlâ, (Resulüm, Kur’anı insanlara açıkla!) buyurmazdı. (Nahl 44)

Fussilet sûresinin, (Eğer biz Kur’anı yabancı bir dille gönderseydik, “Âyetler tafsilatlı şekilde açıklanmalıydı. Arapça olmayan bir kitabı biz nasıl anlarız” derlerdi. De ki: O Kur’an, bütün inananlar için, doğru yolu gösteren bir rehber ve şifadır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalıdır. Sanki onlara uzaktan bağrılıyor da, Kur’anın ne söylediğini anlamıyorlar) mealindeki 44. âyetin açıklaması şöyledir:

Kur’an, [Çince, Yunanca, Rusça veya başka bir dilde değil de] kendi diliniz olan Arapçadır. Siz, ifadelerinin vecizliğinden, şaheserliğinden bu Kur’anın ilâhî bir kelam olduğunu anlarsınız. Yoksa (Arap olduğunuza göre, Kur’anın hükümlerini de anlarsınız) denmiyor. Âyetin devamında, [Arap oldukları hâlde] inanmayanların Kur’anı sağırlar gibi duymadıkları bildiriliyor. Bilinmesi farz olan iman bilgileri, farzlar ve haramlar, ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkhı, müctehid âlimler, âyet ve hadislerden çıkarmıştır. (Hadika)

İslamiyet’in evrensel bir din olduğunu gösteren birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:

(De ki: “Ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği resulüyüm.”) [Araf 158]

(Biz seni ancak bütün insanlara [Cenneti] müjdeleyici, [Cehennemden de] uyarıcı [bir resul] olarak gönderdik, ama çoğu [bu gerçeği] bilmez.) [Sebe 28]

(Hak din yalnız İslam’dır.) [Al-i İmran 19]

(Muhammed, Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]

(İslam’dan başka din isteyenlerin dinlerini Allah kabul etmez.) [Âl-i İmran 85]

(Allah, Resulünü, hidayet ve hak din İslamiyet’le gönderdi. İslam dinini, diğer dinler üzerine üstün kıldı. [Muhammed aleyhisselamın hak] peygamber olduğuna şahit olarak Allah yeter.) [Feth 28]

(Âlemlere, [bütün insanlara ve cinlere ilâhî azapla] korkutucu olarak Furkanı [Kur’anı] kuluna [Resulüne] indiren [Allah’ın şânı] ne yücedir.) [Furkan 1]

(Biz seni âlemlere [insan, cin ve diğer bütün mahlûkata] rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]

Bu konudaki iki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Her peygamber yalnız kendi kavmine geldi, bense bütün insanlara gönderildim.) [Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesaî]

(Benden önce hiçbir peygambere verilmeyen beş şey bana verildi. Bunlardan biri, her peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün dünyadaki insanlara gönderildim.) [Buharî, Müslim, Nesaî, Tirmizî]

« Önce
Sonra »