BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Sevabı çok olan

Sual: Anneme, (İslam Ahlakı kitabında okuduğuma göre, âhirette mizan kurulacak, ameller tartılacak, sevabı çok olan Cennete gidecek) dedim. Annem de, (Hayır, zerre kadar günah olsa, Cehennemde cezasını çekmeden yani günah temizlenmiş olmadan Cennete girilmez) dedi. Günahı olan cezasını çekecekse, Mizan niye kuruluyor ki? Sevablar günahları götürmüyor mu?
CEVAP
Elbette iyilikler, kötülükleri yani sevablar, günahları siler. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Elbette hasenat, seyyiatı yok eder.) [Hud 114]

Hasenat, her çeşit iyilik; seyyiat, her çeşit kötülük, günah demektir. Sevab günahı yok edince, artık o günahtan sorguya çekilmez, o günah silinir. Eğer günahlar çoksa, onlar da sevabları alıp götürür. Onun için günahların yok olması için, sevab getiren ameller işlemelidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Bir günah işleyince, arkasından bir iyilik et, bir sevab işle ki onu mahvetsin!) [Beyhekî]

Başka bir hadis-i şerifte, (Günahsız insan olmaz. Eğer günah işlemeseydiniz, Allah affetmek için günah işleyen bir millet yaratırdı) buyuruldu. Demek ki herkes günah işleyebiliyor. Eğer günahın cezası Cehennemde temizlenecek olsaydı, dünyaya gelen herkes istisnasız Cehenneme giderdi.

Hâlbuki günah işlediği hâlde, Cehenneme girmek şöyle dursun, sorgusuz sualsiz Cennete gidecek çok kimse vardır. İki hadis-i şerif meali:

(Ümmetim üç sınıftır. Bir kısmı sorgusuz sualsiz Cennete girer. Bir kısmı hafif hesaba çekilerek girer. Bir kısmı da günahlardan temizlenerek girer.) [Taberanî]

(Yemin ederim ki, cehennemlik olan yetmiş bin kişi Osman’ın şefaatiyle, sorgusuz sualsiz Cennete girer.) [İbni Asakir]

Günahına tevbe eden de, günahının cezasını çekmez. Bir hadis-i şerif meali:

(Günahtan tevbe eden, günahsız gibidir.) [Beyhekî, Hakîm, İbni Asakir, İbni Ebi-d-Dünya]

Tevbe edilen veya sevab işleyerek sıfırlanan günahlar, temelli silinecek, kimseye gösterilmeyecek, hattâ kendisine bile unutturulacak, böylece mahcup olma durumu olmayacaktır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah, o müminlerin geçmişte yaptıkları en kötü amelleri [her çeşit günahı] bile örtüp bağışlayacaktır.) [Zümer 35]

Mümin ve kâfir herkes Kıyamette, dünyada yapmış oldukları iyi kötü amellerinin karşılıklarını görür. Ehl-i sünnet olan müminin, dünyadayken tevbe etmiş olduğu günahları affolunup, iyiliklerine sevab verilir. Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, yani itikadı bozuk olan müminlerin iyilikleri reddedilir, şerleri için de ceza görürler. (Cevap Veremedi kitabı)

Âhirette, günahla sevabın ölçülmesi müminler içindir. Kâfirlerinki ölçülmez. Yani kâfirin iyiliğine sevab verilmez. Çünkü bir âyet-i kerimede, (Biz kâfirlerin iyiliklerini yok ederiz. İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz) buyuruluyor. (Kehf 105)

Mümin olarak dağlar kadar günahımız olsa, tevbe etmişsek yine hepsi silinir. Hiç tevbe etmesek de, sevablarımız günahlardan çoksa, günahlarımızdan dolayı Cehenneme girmeyiz. Onun için sevab getiren amel işlemeliyiz. Mesela namaz kılarsak günahlarımız affolur, zekât verirsek, oruç tutarsak, hacca gidersek, cihad edersek, günahlarımızın hepsi ağaçtan yaprak dökülür gibi dökülür. Hiçbir günahın cezasını çekmeyiz. O hâlde günahlarımıza kefaret olacak ameller işlemeliyiz. Günahlara kefaret olan amelleri bildirilen hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

(Günde beş vakit namaz kılanın bütün günahları temizlenir.) [Buharî]
(Ramazan orucunu tutup, gecelerini de, ihya edenin bütün günahları affolur.) [Nesaî]
(Hacca giderken veya gelirken ölenin geçmiş günahları affolur. O kimse hesaba çekilmeden, azap görmeden Cennete girer.) [İsfehanî]

(Allah yolunda savaşanın, bütün günahları affolur.) [Beyhekî]
Günahlarını düşünüp üzülmek bile günahlarımıza kefaret olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Bir mümin, işlediği günahı hatırladıkça üzülürse, Cenab-ı Allah, daha namaz veya oruç gibi günahına kefaret olacak bir amel işlemeden bile onu affeder.) [İbni Asakir]

Kıyamette, çok günahkâr bir Müslüman getirilir. Mizanında ağır gelecek sevabı yoktur. Allahü teâlâ, o mümine, (İnsanlara git, sana sevab verecek bir kimse ara! Sevab bulursan Cennete girersin) buyurur. O kimse gider, hiç kimseden sevab bulamaz. Kime sorarsa, (Ben senden daha çok muhtacım) der. Üzgün dolaşırken, biri, (Ne istiyorsun?) der. Bu da, (Bir sevaba ihtiyacım var. Binlerce kişiden istedim. Hiçbiri vermedi) der. Bu kişi, (Benim bir tek sevabım var. O da beni kurtarmaya yetmez. Onu sana verdim) der. O kimse, sevinçle gider. Durumu anlatınca, Allahü teâlâ, sevabını veren kulu da, çağırıp, (İman sahiplerine benim keremim, senin kereminden, benim ihsanım senin ihsanından daha çoktur. Din kardeşinin elinden tutup doğru Cennete gidin!) buyurur. (Kıyamet ve Âhiret)

Bu hadise de gösteriyor ki, sevabı günahından ağır gelen her mümin, günahlarının cezasını çekmeden, Cehenneme girmeden Cennete gidecektir. Öyle olmasaydı, terazi kurulup sevablarla günahların tartılmasının bir anlamı kalmazdı.

Resulullah efendimiz, şöyle dua ederdi:
(Allah’ım beni bağışla, şeytanımı zelil et! Terazimin sevab kefesini ağırlaştır!) [Ebu Davud]
İmam-ı Rabbani hazretleri de, (İyiliklerin ve günahların, mizanda tartılması haktır, doğrudur. Orada sevabı ağır gelen, Cehennemden kurtulacak, az gelen, ziyan edecektir) buyurdu. (2/67)

Salihlerin yeri
Çalışanın ziyneti, alnındaki teridir,
Nimetle dolu Cennet, salihlerin yeridir.

« Önce
Sonra »