Cevap: Ehl-i sünnet itikadına uymayan bir inanış sahibine Mezhepsiz denir. Mezhepsiz, eğer Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan bir şeye inanmamış veya şüphe etmiş ise, Küfür olur. Açık olarak bildirilmemiş şüpheli olan delilleri tevil ederek yanlış mana vermiş ise, Bidat olur. Dünyanın yaratıldığına inanmamak, böyle gelmiş, böyle gider demek, küfürdür.
Cennette, müminlerin Allahü teâlâyı göreceğine inanmamak bidattir. Âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri yanlış anladığı için inanmamak bidat olur. "Böyle şey olmaz. Aklım kabul etmez" diyerek tahkir ederse, yine kâfir olur. Bidat hakkındaki hadis-i şerifler, Hadîka, Berîka ve Eşi'at-ül-leme'ât'da mevcuttur.
Küfre sebep olan bir şey söylemedikçe ve yapmadıkça Ehl-i kıbleye, yani namaz kılana Kâfir denmez. Fakat, Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilen ve Müslümanların asırlar boyunca inandığı bir şeye uymayan söz ve işte bulunan bir kimse, bütün ömrünce namaz kılsa, her ibadeti yapsa da, buna Kâfir denir. Mesela bir kimse, Allahü teâlâ zerreleri, yaprak sayısını, gizlileri bilmez dese, kâfir olur.
Küfre sebep olan bir şey söylemedikçe ve yapmadıkça Ehl-i kıbleye, yani namaz kılana Kâfir denmez. Fakat, Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilen ve Müslümanların asırlar boyunca inandığı bir şeye uymayan söz ve işte bulunan bir kimse, bütün ömrünce namaz kılsa, her ibadeti yapsa da, buna Kâfir denir. Mesela bir kimse, Allahü teâlâ zerreleri, yaprak sayısını, gizlileri bilmez dese, kâfir olur.
Hazret-i Ebû Bekir ile hazret-i Ömer'den başka sahabiyi, dinî bir sebeple kötüleyen, bidat sahibi olur. Bir harama mubah, helal diyen kimse, bunu, bir âyete veya hadis-i şerife dayanarak söylüyorsa, kâfir olmaz. Âyet ve hadise dayanmadan, kendi görüşü, keyfi için söylüyorsa, kâfir olur. Hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Ömer'in hilafete seçilmeleri haklı değildi demek, bidattir. Hilafete hakları yok idi demek ise küfürdür.
***
Sual: Namazda okunan âyetleri, sûreleri, şarkı kalıplarına uyarak okuyan kimsenin arkasında kılınan namaz sahih olur mu?
Cevap: Elhan ederek yani namazda okuduklarını musiki perdelerine uyarak, teganni eden ve namazı vaktinden evvel kıldıran imam arkasında kılınan namazı iade etmenin lazım olduğu, Halebî-i kebîr sonunda yazılıdır.
***
Sual: Kimlerin eli öpülür, Kur'ân-ı kerimi ve ekmeği öpmenin mahzuru olur mu?
Cevap: Âlimin, ana ve babanın eli öpülür. Başkasının eli öpülmez. Herhangi bir arkadaş ile karşılaşınca elini öpmek haramdır. Kur'ân-ı kerimi, ekmeği öpmek de caizdir.
***
Sual: Hicr etmek yani bazı kimseleri, bazı sözleşmelerden ve işlerden men' etmek câiz olur mu? Akıllı olmayan çocukların yaptıkları sözleşmeler geçerli olur mu?
Cevap: Hicr etmek; Bazı kimseleri, bazı sözleşmelerden ve işlerden men' etmek demektir. Bir çocuk, satın alınan malın mülk olacağını ve satınca mülkten çıkacağını anlarsa, buna (Mümeyyiz), yani akıllı denir. Mümeyyiz olmayan çocukların bütün sözleşmeleri bâtıldır. Mümeyyiz olan çocuğun zararlı olan işlerdeki sözleşmeleri, velisi izin verse de, sahih değildir. Talâk vermesi, köle azad etmesi, birine borçlu olduğunu söylemesi, ödünç, sadaka hediye vermesi böyledir. Faydalı olan işler için sözleşmeleri velisi izin vermese de sahih olur. Hediye, sadaka kabul etmesi, ücret ile yaptığı işin ücretini alması böyledir.
Başkasının vekili olan akıllı çocuğun, vekili olduğu kimsenin malı için ve talâkı için olan sözleri kabul edilir. Zararlı da, faydalı de olabilen sözleşmelerinin sahih olması için, velisinin izin vermesi lâzımdır. Kendi malı ile bey' ve şirâsı böyledir. Bunamış olan ihtiyarlar da, mümeyyiz çocuk gibidir. Alış-verişlerini, velileri isterse kabul, isterse red eder. Bir malı veya canı telef ederlerse, öderler.
***
Sual: Namazda okunan âyetleri, sûreleri, şarkı kalıplarına uyarak okuyan kimsenin arkasında kılınan namaz sahih olur mu?
Cevap: Elhan ederek yani namazda okuduklarını musiki perdelerine uyarak, teganni eden ve namazı vaktinden evvel kıldıran imam arkasında kılınan namazı iade etmenin lazım olduğu, Halebî-i kebîr sonunda yazılıdır.
***
Sual: Kimlerin eli öpülür, Kur'ân-ı kerimi ve ekmeği öpmenin mahzuru olur mu?
Cevap: Âlimin, ana ve babanın eli öpülür. Başkasının eli öpülmez. Herhangi bir arkadaş ile karşılaşınca elini öpmek haramdır. Kur'ân-ı kerimi, ekmeği öpmek de caizdir.
***
Sual: Hicr etmek yani bazı kimseleri, bazı sözleşmelerden ve işlerden men' etmek câiz olur mu? Akıllı olmayan çocukların yaptıkları sözleşmeler geçerli olur mu?
Cevap: Hicr etmek; Bazı kimseleri, bazı sözleşmelerden ve işlerden men' etmek demektir. Bir çocuk, satın alınan malın mülk olacağını ve satınca mülkten çıkacağını anlarsa, buna (Mümeyyiz), yani akıllı denir. Mümeyyiz olmayan çocukların bütün sözleşmeleri bâtıldır. Mümeyyiz olan çocuğun zararlı olan işlerdeki sözleşmeleri, velisi izin verse de, sahih değildir. Talâk vermesi, köle azad etmesi, birine borçlu olduğunu söylemesi, ödünç, sadaka hediye vermesi böyledir. Faydalı olan işler için sözleşmeleri velisi izin vermese de sahih olur. Hediye, sadaka kabul etmesi, ücret ile yaptığı işin ücretini alması böyledir.
Başkasının vekili olan akıllı çocuğun, vekili olduğu kimsenin malı için ve talâkı için olan sözleri kabul edilir. Zararlı da, faydalı de olabilen sözleşmelerinin sahih olması için, velisinin izin vermesi lâzımdır. Kendi malı ile bey' ve şirâsı böyledir. Bunamış olan ihtiyarlar da, mümeyyiz çocuk gibidir. Alış-verişlerini, velileri isterse kabul, isterse red eder. Bir malı veya canı telef ederlerse, öderler.
(Hadîka)da dil afetlerinin yirmincisinde diyor ki: (Çocuğun kendi malını kullanması mahcur olduğu gibi, başkasına hizmet etmesi de, ancak velisinin izni ile câiz olur. Bir sabî, bir kabı havuzdan doldursa, sonra tekrar havuza dökse, kimsenin bu havuzdan su içmesi helal olmaz. Çünkü, çocuk, havuzdaki, herkese mubah olan sudan doldurup aldığına malik olur. Bunu havuza dökünce, havuzdaki suya, çocuğun hakkı karışmıştır.
Zengin olan anası, babası ve hiç kimse, bu havuzdan içemez ve kullanamaz. İçebilmeleri ve kullanabilmeleri için, bütün havuzu boşaltarak, tekrar doldurmak veya (Mecelle)nin 1128. ci maddesinde bildirilen (Şirket-i mülk) kısmeti, yani dağılması hükmüne uyularak, havuzdan çocuğun döktüğü su kadar su alıp velisine vermek lâzımdır. Velî kendisine verilen suyu çocuk için kullanır.
Zengin olan anası, babası ve hiç kimse, bu havuzdan içemez ve kullanamaz. İçebilmeleri ve kullanabilmeleri için, bütün havuzu boşaltarak, tekrar doldurmak veya (Mecelle)nin 1128. ci maddesinde bildirilen (Şirket-i mülk) kısmeti, yani dağılması hükmüne uyularak, havuzdan çocuğun döktüğü su kadar su alıp velisine vermek lâzımdır. Velî kendisine verilen suyu çocuk için kullanır.
Çocuğun, umumi çeşmeden alıp getirdiği su da böyledir. Velî, çocuğun malını kimseye hediye edemez. Birine hediye etmek isterse, evvelâ bunun kıymeti kadar parayı ona hediye eder. O da, bu para ile çocuğun malını velisinden satın alır. Bu para çocuğun olur. Velî, kendi parası ile, çocuğun kullanması için aldığı şeyleri dilediğine hediye edebilir. Çocuk malını anasına babasına verse, bunların mülkü olmaz. (Tam İlmihal s. 898)
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.