BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Yaratılanlar, tesadüfen yaratılmamıştır

Sual: Bazı kimseler, her şey, kendi kendine, tesadüfen var olmuştur diyor. Böyle söyleyenlerin sözünde gerçeklik olabilir mi?
Cevap: 
Dünyanın her yerinde ayrı ayrı manzaralar, çeşitli varlıklar var. İnsan bu manzaralara bakmaya doyamıyor ve yaratılan diğer varlıkları görünce de hayranlık duymaktan kendini alamıyor. Acaba bunlar, kendi kendine mi var olmuştur? Her varlık, hep hesaplı ve düzenli, sanki her şey aynı bir makineden çıkmış gibi. Her şey fizik, kimya, biyoloji, astronomi kanunlarına bağlı. Hele, insanın yaratılışındaki ahenk ve nizam, insanın içindeki organların, bir makinenin parçaları gibi, birlikte çalışması, anlayanları hayran bırakmaktadır. Meşhur İngiliz biyoloğu Darwin bile;
"Gözün yapısındaki intizamı, incelikleri düşündükçe, hayretten tepem atacak gibi oluyor" demiştir. Bütün varlıklar, birbirlerine değişmez kanunlarla bağlıdır. Din sahipleri, bunları yaratan, bilen, bir Hâlık, Yaratıcı vardır diyor. Hiçbir dine inanmayan kâfirler ise, her şey rastgele, tesadüfle var olmuş diyor. Yaratıcı, Peygamberleri ile haber de gönderiyor.

(Her şeyi ben yarattım. Hepinizin sahibi benim. Bana inanırsanız, sizi Cennetime koyacağım. Sayısız nimetler vereceğim. Sonsuz zevk ve saadet içinde yaşayacaksınız. Peygamberlerime inanmayanlara Cehennemde sonsuz azap edeceğim) diyor. Cennet ve Cehennem yok ise, Peygamberlere inanmış olanlar, aldanmış ise, bunlar hiç zarar görmeyecektir. Fakat Peygamberlerin sözleri doğru olduğundan, bunlara inanmayanlar ve bunların sözlerini değiştirenler, sonsuz azap göreceklerdir.

***
Sual: İslâmiyet geldikten sonra, diğer dinlerin hükümleri tamamen yürürlükten kalkmış mıdır?
Cevap: 
Her din, kendisinden önce gelen dini nesih etmiş, değiştirmiştir. En son gelen ve her dini değiştirmiş, daha doğrusu dinlerin hepsini kendinde toplamış olup, kıyamete kadar hiç değişmeyecek olan din, Muhammed aleyhisselamın dinidir. Bugün, Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği din de, İslâm dinidir. Bu dinin bildirdiği farzları yapanlara ve haramlardan kaçınanlara Allahü teâlâ, ahirette nimetler, iyilikler verecektir ki bunlar, sevap kazanır. Farzları yapmayanlara ve haramlardan kaçınmayanlara, ahirette cezalar, acılar vardır ki böyle kimseler, günaha girer.

***
Sual: Kaza namazı kılarken kırda, camide veya evde ezan ve ikamet okunur mu? Kadınlar ezan ve ikamet okur mu?
Cevap: 
Kırda, bostanda, yalnız veya cemaat ile kaza kılarken, erkeklerin ezanı ve ikameti yüksek sesle okumaları sünnettir. Sesi işiten insanlar, cinnîler, taşlar, kıyamette şahit olacaktır. Birkaç kazayı bir arada kılan, önce ezan ve ikamet okur. Sonraki kazaları kılarken, hepsine ikamet okur, ezan okumasa da olur.

Kadınlar, vaktinde ve kaza kılarken ezan ve ikamet okumaz.

Cami'de kaza kılan, ezan ve ikameti, kendi işiteceği kadar hafif okur. Birkaç kişi, kaza namazını camide cemaat ile kılarsa, ezan ve ikamet okunmaz. Bütün cami halkı, kaza kılarsa, bu zaman, ezan ve ikamet okunur. Zaten camide, cemaat ile kaza kılmak mekruhtur. Çünkü, namazı kazaya bırakmak, büyük günâh olup, bunu herkese bildirmek câiz değildir. Kaza namazını cemaat ile kılabilmek için, imam ve cemaatin aynı günün, aynı namazını kaza etmeleri lâzımdır. Meselâ pazar gününün öğle namazını kaza edecek kimse, salı gününün öğle namazını kaza edecek kimseye veya o pazar gününün öğle namazını eda eden kimseye uyamaz.

Evinde kaza kılan, şahitleri çoğaltmak için, ezan ve ikameti, odada işitilecek kadar, yüksek sesle okur. Sünneti farz kazası niyeti ile kılan da böyledir. (Tam İlmihal s. 205)

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.

Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.

Teşekkürler.