Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Biz seçildik) buyurmuştur. Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyan, seven ve yollarında olan Müslümanlar, yeryüzünün en bahtiyar insanlarıdır, hepsi seçilmiştir.
Önce insan olmak, sonra imanlı olmak, sonra Ehl-i sünnet itikadında olmak, sonra bu büyükleri tanımak, sonra Allahü teâlânın dinine hizmet etmek, sonra bu seçilmiş insanların arasında bulunmak, hepsi ayrı ayrı şükrü gerektiren, hepsi ayrı ayrı bayram edilmesi gereken nimetlerdir. Böyle çok büyük nimetlere kavuşan kimse, bunların kıymetini bilmeli. Cenab-ı Hak takdir etmeseydi, imkân vermeseydi, seçmeseydi, kim bu nimetlere kavuşabilir, kim burada olabilirdi? Herkes helâk olurdu. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Verdiğim nimetlerime şükrederseniz, artırırım. Eğer verdiğim nimetin kıymetini bilmezseniz, bunun Allah’ın size bir lütfu, bir ihsanı ve bir nimeti olduğunu unutursanız, elinizden alırım, sonra da size çok acı azap yaparım.)
Bu nimetin elden çıkmasının en büyük sebebi, insanların, nankörlüğüdür. Allahü teâlânın bu lütfunu, ihsanını unutmasıdır. Allahü teâlâ tarafından verilen bu İslam nimetinin elden çıkma ihtimaline karşı, tedbir almamak, Allahü teâlâdan korkmamaktır.
Velhasıl herkes büyük bir imtihana tâbidir. Cenab-ı Hak, hepimizi muhafaza eylesin! Böyle bir gaflet yüzünden, içinde bulunulan nimet elden gider ve her şey biter.
Âmâ doğanın, âmâ olarak ölmesi çok zorsa da, sabrederse âhirette büyük nimetlere kavuşur. Fakat gözü açık bir insan, her rengi, her güzelliği, her nimeti gören bir insan, kendine verilen nimetlerin şükrünü yerine getirmemişse; gözü kapandıktan sonra, çektiği acı ve ızdırabı hayâl bile etmek mümkün değildir.
İşte imanı olanla imanı olmayan arasındaki fark, âmâ ile gözü açık arasındaki fark gibidir. İmanı olmayan kördür. Kur’an-ı kerimde de, (Onların kalbleri var ama anlamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar, hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdır) buyuruluyor. Neden anlamazlar, neden görmezler, duymazlar? Çünkü kalbleri, gözleri ve kulakları mühürlüdür, yani kapı kapalı, kilitlidir. İman olursa, kalbe nur dolar, o nur hem kulağa, hem göze girer; göz görmeye, kulak da duymaya başlar.
Ana Sayfa
Günün Sohbeti
En bahtiyar insanlar
En bahtiyar insanlar
VEKA MEDYA
-
Pazartesi, Mart 12, 2012
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Çok okunan yazılar
-
Sual: Gece tırnak kesmek, çöp atmak, çamaşır ve bulaşık yıkamak gibi işleri yapmakta mahzur var mıdır? CEVAP Hayır, mahzuru olmaz. Uzamış ...
-
Sual: Hayvanların ruhu ve aklı var mıdır? CEVAP İnsanlarda olan ruhtan hayvanda yoktur. Hayvandaki ruh, ona hayatiyet yani canlılık k...
-
Sual: Ezanın, sünnete uygun okunduğu duyulunca, ne yapmak gerekir? CEVAP Günümüzde, sünnete uygun ezan hemen hemen hiçbir yerde okun...
-
Sual: Yeni abdest aldıktan sonra camiye girip imama uyarak vaktin farzını kılarken, Sübha namazına da niyet edilebilir mi? CEVAP Evet, niy...
-
Sual: Kabrin derinliği, genişliği ne kadar olmalı ve ölünün kabir içine konuş şekli nasıldır? Cevap: Konu ile alakalı olarak Câmi'-...
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.
Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.
Teşekkürler.